COVİD-19 salgını nedeniyle uygulanan tedbir niteliğindeki önlemlerin hukuki sonuçları kapsamında değerlendirilmesi gereken bir diğer konu da çeklerin bankaya ibrazı ve ödenip/ödenmeyeceğidir.
Bilindiği üzere mevcut kanun hükümleri gereğince çeklerin kanuni ibraz süresi içerisinde bankaya ibraz edilmemesi halinde çek kambiyo vasfını kaybedecektir. Ancak yaşadığımız süreçte gerek ticari faaliyetlerin yavaşlaması veya durması gerekse kısmi sokağa çıkma yasağının olması, hatta tedbir nitelikli yasal düzenlemeler yapılması çeklerin ibrazı konusunda bazı sorunları gündeme getirmiştir.
Bu nedenle yaşadığımız süreçte her hangi bir hak kaybına uğramamak için nasıl davranılması gerektiği ve süreler açısından bilgi sahibi olunmasında fayda vardır. Bu yazımızda, Covid 19 salgını sonrasında çeklerin ibrazı konusunu ele alacağız. Ancak daha önceki yazılarımızda dile getirdiğimiz bir hususu hatırlatmakta fayda görüyoruz. Yaşadığımız sürecin daha önce yaşanmamış bir durum olması, bu konuda yüksek mahkeme içtihatlarının oluşmaması, farklı görüş ve değerlendirmeler bulunması gibi nedenlerle bu yazıda bahsettiğim hususların kesin nitelikte olmadığını, çeşitli içtihat ve hukuki görüşler doğrultusunda yapılmış bir değerlendirilme niteliğinde olduğunu belirtmek isterim.
Çeklerin ibrazı konusunda, Çek Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve 7726 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen 5941 sayılı Çek Kanunu’na ilişkin Geçici 1. Madde bize yol göstermektedir.
TTK m. 796 vd. gereğince çekin düzenlendiği yer ile ödeneceği yer (muhatap bankanın bulunduğu yer) aynı il ise 10 gün, farklı illerde ise 1 ay içerisinde muhatap bankaya ibrazı gerekmektedir. Ödemenin aynı kıtada farklı ülkelerde gerçekleştirilecek olması durumunda 1 ay, farklı kıtalarda gerçekleştirilecek olması durumunda ise 3 aylık bir ibraz süresi öngörülmüştür. Diğer yandan, kural olarak her ne kadar çek de vade yoksa ve her zaman ibraz edilebilecekse de, Çek Kanunu’nun geçici 3. Maddesinin 5. Fıkrasında “31/12/2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” Denilmektedir. Buna göre çek, 31.12.2020 tarihine kadar görüldüğünde değil; ancak üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden sonra TTK’da öngörülen süreler içerisinde ibraz edilmesi halinde ödenebilecektir.
Ancak tüm dünyayı etkisi altına alan ve olağanüstü tedbirleri gerektiren Covid-19 salgınından sonra bu kurallarda bazı farklılıklar oluşmuştur. Yeni durumu mücbir sebep ve yasal düzenleme ana başlıkları altında değerlendirebiliriz.
Nitekim salgın nedeniyle 20 yaş altı ve 65 yaş üstü bireyler için getirilen sokağa çıkma yasağı ve sair tedbirler iş bu ibraz sürelerine uyulmasının önüne geçmektedir. Bir önceki yazımızda Covid-19’un genel itibari ile mücbir sebep kapsamında olduğundan bahsetmiştik. Nitekim 20 yaş altı ve 65 yaş üstü bireyler için geçerli olan sokağa çıkma yasağı da bu durumun özellikle bu kişiler açısından mücbir sebep niteliğinde olduğunu göstermektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun Mücbir Sebep ile ilgili 811. Maddesinde, çekin ibrazı, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkansız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan sürelerin uzayacağı belirtilmektedir. Bu ihtimalde mücbir sebebin ortadan kalkması ile çek derhal ibraz edilmelidir.
Diğer yandan 25.03.2020 tarihinde kabul edilerek 26.03.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7226 Sayılı Yasanın Geçici 1. Maddesinde;
“(1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler…13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir…”. Denilmektedir.
Her ne kadar hükümde açıkça “çeklerin ibrazı”ndan bahsedilmemişse de doktrindeki bir görüş burada bahsedilen ibrazdan kastın çeklerin ibrazı olduğu yönündedir.
Bu görüş doğrultusunda değerlendirildiğinde çeklerin ibraz süreleri, geçici maddede belirtilen sürelerin ek bir karar ile uzatılmaması halinde en az 30.04.2020 tarihine (takip eden ilk iş gününe) kadar duracak olup; çek hamilinin bu sürenin tamamlanmasının ardından 15 gün içerisinde ibraz hakkı bulunmaktadır.
Yine bu görüşe göre, belirtilen kanun hükmüne rağmen bankaya çekin ibraz edilmesi halinde; banka yasa hükmünü gerekçe göstererek çekin bedelini ödemekten imtina etmelidir. Yine hükme rağmen ibraz edildiği tarihte çek bedelinin hesapta olmaması halinde de çeke karşılıksız olması hasebiyle işlem uygulanamayacağı gibi, çek bedeli de banka tarafından hamile ödenemeyecektir.
Belirtmek gerekir ki, bu sonuç, kanunda net bir açıklama olmadığı için yorum neticesinde varılan bir sonuçtur. Diğer taraftan bakınca ilgili kanunun hak sahiplerini korumak adına çıkarıldığı göz önünde bulundurulduğunda ve çekin hamili konumunda olan kişinin alacak hakkı söz konusu olduğundan, çeki bankaya ibraz etme imkanı olan kişinin, bu hüküm nedeniyle çek bedelini tahsil edememesi de kanunun amacına aykırılık oluşturacaktır.
Yine bu süreçte çekin keşidecisi aleyhinde çek bedelinin ödenmediği gerekçesi ile her hangi bir hukuki veya cezai işlem yapılması da mümkün değildir.
Önemle belirtmek isteriz ki burada bahsedilen çekler, yalnızca düzenleme tarihi 30.04.2020 tarihi öncesi olan çeklere ilişkin olup; düzenleme tarihi 30.04.2020 ve sonrası olan çekler düzenleme kapsamı dışındadır. Bununla birlikte aynı yasa da, Cumhurbaşkanı’nın bu süreyi uzatabileceğinden bahsedilmekte olup, bu sürenin uzatılması halinde, yeni süre içinde kalan çekler için de ibraz süresi değişmiş olacaktır.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bu süreçte çeklerin ibrazı konusundaki görüşlerde farklılıklar bulunmaktadır. Aynı şekilde bankaların uygulaması da farklılık gösterebilmektedir. Nitekim, 7226 Sayılı Yasanın Geçici 1. Maddesinde geçen “ibraz” ifadesinin çekleri kapsamadığı, dolayısıyla keşide tarihi 30.04.2020 tarihine olan çeklerin süresinde ibraz edilmesi gerektiği, bankaların da bu çekler hakkında işlem yapmak zorunda olduğu, aksi halde banka için ihmal, çek hamili için de hak kaybının söz konusu olabileceği yönünde de görüşler bulunmaktadır.
Bu nedenlerle bahsedilen belirsizliklerin giderilmesi ve hak kayıplarının önüne geçilmesi için en kısa sürede bir düzenleme yapılacağını düşünmekteyiz.
Ancak, aynı ihtilafların veya farklı değerlendirmelerin yargı mercileri tarafından da yapılabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle yeni bir yasal düzenleme yapılana ve durum netleşene kadar, tedbirli olunmasında fayda görmekteyiz.
Bu kapsamda, yukarıda açıkladığımız mücbir sebep kapsamın girmeyen ve elinde bulunan çeki ibraz etme imkanı olan çek hamillerinin çeki bankaya ibraz etmesi, bankanın 7226 Sayılı Yasanın Geçici 1. Maddesini gerekçe göstererek ödeme veya karşılıksız işlemi yapmaması halinde ise, “çekin bankaya ibraz edildiği ve 7226 Sayılı Yasanın Geçici 1. Maddesi sebebiyle işlem yapılmadığı” konusunda bir belge veya derkenar alması veya bu durumu çekin arkasına işletmesi tedbirli ve basiretli bir davranış olacaktır. Devamla, yukarıda açıkladığımız doğrultuda 30.04.2020 tarihinden sonraki 15 gün içinde, (bu sürenin uzatılması halinde uzatma süresinin bitiminde) çeki yeniden bankaya ibraz etmesi herhangi bir hak kaybı ihtimalini izale edecektir.